![]() |
Kimler Online Yöneticiler Duyurular Anasayfa |
|
#1
|
|||
|
|||
![]()
Parkinson hastalığı ilk kez 1817 yılında İngiliz bir hekim olan James Parkinson tarafından tanımlanmıştır. Parkinson hastalığının ileri yaşlarda başlaması ve çok eski çağlarda insan ömrünün nispeten daha kısa olması nedeniyle hastalığın ilk ne zaman görülmeye başlandığı bilinmemektedir.
Parkinson Hastalığı Nedir? Parkinson hastalığı beyinde hareketlerimizden sorumlu olan hücrelerin ufak bir bölümünün hasara uğraması ve eksilmesi, dejenerasyon sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Bu hücreler dopamin adı verilen kimyasal bir madde salgılar. Dopamin, bilgileri bir sinir hücresinden diğerine gönderir. Beyinde yeterli dopamin yapılamazsa hareket ve denge işlevleri etkilenerek Parkinson hastalığı belirtileri ortaya çıkar. Parkinson hastalığı ölümcül olmayan, yaşam beklentisini kısaltmayan ve felce yol açmayan bir hastalıktır. Parkinson Hastalığına Yol Açan Nedir? Beyinde dopamin hücrelerinin niçin hasara uğradığı henüz bilinmemektedir. Konuyla ilgili yoğun bilimsel araştırmalar sürmektedir. Hastalığın ortaya çıkmasında yaşlanma süreci zemininde olası kalıtsal ve çevresel faktörlerin beraberce rol oynadığı sanılmaktadır. Bulaşıcı olmadığı gibi beyin damarlarındaki kireçlenmeye de bağlı değildir. Parkinson Hastalığı Kalıtsal mıdır? Bu konuda şimdiye kadar yapılan çok sayıdaki araştırmada hastalığın %5 gibi düşük oranda kalıtımla ilişkisi gösterilmiştir. Nasıl Tanı Koyulur? Parkinson hastalığı tanısına varmak için özel bir laboratuvar ya da röntgen tetkiki yoktur. Hekim, hasta veya ailesinden aldığı ayrıntılı bilgi ve muayene bulgularına dayanarak tanı koyar. Deneyimli bir nörolog için tanı koymak güç değildir. Ancak Parkinson hastalığı tanısını koymadan önce onu taklit edebilen diğer nedenleri dışlamak gerekmektedir. Bilinen ve değişik nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan bu hastalıklar Parkinson hastalığı ile benzer belirtileri gösterdiği için bazen tanıda karışıklığa yol açabilir. Örneğin psikiyatride kullanılan bazı ilaçlar, çeşitli zehirlenmeler, beynin tümoral veya damar hastalıkları gibi dopamin hücrelerini etkileyen her türlü süreç Parkinson hastalığına benzer tablolara yol açabilir. Parkinson Hastalığı'nın Belirtileri nelerdir? Hastalık belirtileri oldukça yavaş gelişir. Bazen erken bulgular çok silik olabilir, öyle ki aylarca veya yıllarca farkedilmeyebilir. Söz konusu belirtilerin ortaya çıkmasında belli bir sıra olmadığı gibi her hastada belirtilerin çeşitleri ve hastalığın ilerleme hızı farklıdır. Başlangıçta sıklıkla bir beden yarısında veya yalnızca bir uzuvda ortaya çıkan belirtiler zaman içinde tipik olarak bir beden yarısında belirgin olmak üzere iki yanlı tutulmaya yol açar. Başlıca belirti ve bulgular şunlardır: - İstirahat halinde uzuvlarda titreme - Hareketlerde yavaşlama - Bir veya daha fazla uzuvda sertlik - Yürürken kolları sallamama, konuşurken yüz ifadesinde donukluk ve eşlik eden doğal el hareketlerinin kaybı - Yavaş, küçük adımlarla veya ayak sürüyerek yürüme - Vücut duruşunun öne eğik şekil alması - Yumuşak ve alçak sesle, monoton konuşma - El yazısında küçülme ve yazının okunaksız olması - Ağızda salya sızması, yutkunma güçlüğü - Halsizlik, yorgunluk - Ruhsal çöküntü hali (depresyon), nedensiz sıkıntılar - Kabızlık, aşırı terleme, tansiyon düşmesi - Ağrı, kas spazmları Titreme Parkinson hastalarının yaklaşık olarak %80'inde olur. Genellikle eller dinlenme halinde iken ortaya çıkar, heyecan ve stresle şiddeti artar. Ellerin dışında kollar, ayaklar, çene ve dudakta da titreme olabilir. Ancak her titremesi olan kişi Parkinson hastası değildir. Titreme başka birçok hastalıkta da ortaya çokabileceği gibi normal insanlarda yavaşlık çok belirgin olduğu zaman hastalar günlük işlerinde zorluk çekebilir ve yakınlarının yardımına gereksinim gösterebilirler. Parkinson Hastalığı Tedavi Edilebilir mi? Hastalığı tamamen ortadan kaldırıcı bir tedavi henüz bulunamamıştır. Ancak hastaların günlük yaşamını olumsuz yönde etkileyen belirtilerin tedavisi önemli ölçüde mümkündür. Dolayısıyla hastanın yaşam kalitesi yükseltilebilmektedir. İlaçlar kadar egzersizler, psikoterapi, düzgün beslenme ve düzenli yaşam koşullarının da önemi açıktır. İlaç Tedavisi Parkinson hastalığı, beyinde eksilmiş olan dopamini yerine koyma amacıyla hayat boyu ilaç tedavisi gerektirmektedir. Günümüzde hastalığı ortadan kaldıran kesin bir tedavinin henüz bulunmamasına karşın mevcut ilaçlar belirtileri büyük ölçüde düzeltmekte ve bir çok hastanın aktif ve üretken bir şekilde yaşamını sürdürmesini sağlayabilmektedir. Böylece Parkinson hastalarının çoğu düzenli tedaviye uzun yıllar mutlu olarak yaşarlar. İlaç seçiminde hastanın yaşı, hastalığın şiddeti, önde gelen belirti ve hastayı en fazla rahatsız eden şikayet göz önüne alınır. İlaçlara daima ufak dozlarda başlanır, gerekirse doz yavaş yavaş olarak arttırılır. Dopamin beyne geçemediği için onun ön maddesi olan ve beyinde dopamine çevrilen evodopa verilir. Levodopanın en güçlü ilaç olmasına karşın hastalık belirtileri yeni başlamış ya da hafif derecede iken özellikle genç yaştaki hastalara hemen verilmemesi genelde tercih edilir, zira etkinliğinin 5-6 yıl içinde azaldığı veya vücutta istem dışı aşırı hareketlere yol açtığı bilinmektedir. Parkinson hastalığında levodopa dışında dopamine benzer etkiye sahip bir çok ilaç yaygın olarak kullanılmaktadır. Her hastada tedavi seçimi ve dozları farklıdır. Hekim, aynı hastanın tedavisinde uygun ilaç dozlarını buluncaya kadar birçok kez değişiklik yapabilir. Parkinson hastalığının uzun süreli bir hastalık olması nedeniyle hasta ile hekim işbirliği şarttır. Cerrahi Tedavi Cerrahi girişimler hiçbir zaman Parkinson hastalığında ilk tedavi seçeneği değlildir ve hastalığın ilerlemesini durdurmaz. Hastalık belirtileri ilaç tedavisi ile yeteri kadar kontrol edilemiyorsa veya levodopaya bağlı istem dışı hareketler önlenemiyorsa cerrahi tedaviye başvurulabilir. Cerrahiye aday hastaların nispeten genç yaşta olmaları, hafıza sorunları veya başka hastalıkların olmaması, fiziksel olarak uygun olmaları şarttır. Cerrahi girişim sırasında cilde anestezi uygulanır ve şuuru açık olan hastanın kafatasına açılan ufak bir delikten hareketi kontrol eden merkeze girilir. İki tip ameliyat yapılır. Birincide beynin hedef bölgesindeki hücrelerde hasar oluşturulur. İkincide hasar yapılmaksızın söz konusu merkeze bir elektrod yerleştirilir. Elektrodun ince tel uzantısı köprücük kemiği altına yerleştirilen uyarıcı alete (stimülatör) bağlanır. Hasta stimülatörü örten cilt üzerine mıknatıs dokundurarak sistemi açıp kapatabilir. Hastalık belirtileri hasta stimülatörü açtığı zaman düzelir, kapattığı zaman tekrar ortaya çıkar. Egzersiz veya Fizik Tedavi Parkinson hastalığı hareketlerde kısıtlanmaya neden olduğu için ilaç tedavisine ek olarak uygulanan egzersizler baş, gövde ve uzuv eklemlerinin bükülebirliğini artırır, sertleşmiş kasları gevşetir, el becerilerinin ve yürümenin iyileştirilmesine yardımcı olur ve dik duruşu sağlar. Evde yapılan sabah ve akşam 10'ar dakikalık egzersizler, günlük kısa yürüyüşler dolaşıma yararlı olacağı gibi kilo almayı da önler. Gerektiğinde bir fizyoterapistin desteğine de başvurulabilir. Diyet Parkinson hastalığı belirtilerini düzeltecek özel bir diyet yoktur. Düzenli ve dengeli beslenme önemlidir. Aşırı derecede kilo almaktan kaçınılmalıdır. Kabızlığa karşı lifli besinlerin yenilmesi ve her gün bol su içlmesi yararlıdır. Özel olarak önerilen bir vitamin tedavisi yoktur. İsteniyosa B6 vitamini dahil her türlü vitamin alınabilir. İlaçlardan sadece levodopa et, süt, yumurta gibi proteinden zengin gıdalardan sonra alınırsa emilimi azalır. Bu nedenle levodopa yemekten yarım veya bir saat önce aç karnına alınmalıdır, böylece beyne daha çok geçer ve etkinliği artar. Parkinson tedavisinde kullanılan diğer ilaçlar tok karnına alınır. Parkinson Hastalığı İle Yaşamak Parkinson hastalığı tanısı almak başlangıçta hayatınızı alt üst edebilir, hatta depresyona girebilirsiniz. Zamanla bütün kronik hastalıklar gibi onunla yaşamayı, hatta mücadele etmeyi öğrenirsiniz, yaşamınızda belki büyük değişikliklere neden olacak yeni kararlar alırsınız. Hastalık hayat boyu tedavi ve bakım gerektirmesi nedeniyle en az sizin kadar ailenizin de psikolojik ve sosyal durumunu olumsuz yönde etkileyebilir. Aileniz günlük yaşamınızda tartışmasız sizin en büyük desteğinizdir. Ancak hareketleriniz yavaş dahi olsa basit işlerinizde yardım istemeyin, kendi hızınızla iş yapmaya gayret gösterin. Böylece güveniniz artar ve daha aktif olursunuz. Mümkün olduğunca zevk aldığınız uğraşlarınızı sürdürmeye çalışın, hastalığın üstesinden geleceğinize inanın, yaşamdaki güzel şeylerden kendinizi soyutlamayın, toplumdan kaçmadan arkadaşlıklarınızı sürdürün ve yalnız olmadığınıza inanın. UNUTMAYIN! PARKİNSON HASTALIĞI İLE MUTLU VE NORMALE YAKIN DÜZEYDE BİR YAŞAM SÜRMEK ELİNİZDEDİR __________________ Hayatımda ki Herşeyi Bir Kenara Bıraktım Kız Arkadaş, Çevre, Sorunlar vs.. Artık Sadece Tek Başımayım ve Sadece İnternetteyim !.. |
![]() |
|||||
Baslik | Kategori | Son Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj |
![]() |
Kadın - Erkek İlişkileri | Abowe | 0 | 1894 | 20.Ekim.2022 14:02 |
![]() |
Kadın - Erkek İlişkileri | Abowe | 0 | 391 | 11.Temmuz.2022 13:00 |
![]() |
Kadın - Erkek İlişkileri | Abowe | 0 | 336 | 07.Temmuz.2022 13:30 |
![]() |
Kadın - Erkek İlişkileri | Abowe | 0 | 335 | 04.Temmuz.2022 14:10 |
![]() |
Kadın - Erkek İlişkileri | Abowe | 0 | 371 | 08.Haziran.2022 19:07 |