
Avesküler nekroz durumu, üstteki bacak kemiğinde ortaya çıkar ve oldukça simdi bir hastalıktır. İlk olarak bu hastalık 1738 yılında Alexander Munro tarafından teşhis edilmiştir. Bu hastalık aslında femur ismi verilen kemiğin deforme olması ile ortaya çıkmaktadır.
Avasküler Nekroz (AVS) Nedir, Belirtileri Nelerdir?
Avasküler nekroz durumunda hastalarda ilk dönemlerde kasıkta ağrılar başlar. Sonrasında ise ağrılar gittikçe şiddetli bir hal almaktadır. Hastalığın ilerlemesi ile birlikte hastalarda yürümekte zorluk gibi ciddi problemler de ortaya çıkabilmektedir. Bu hastalığın meydana gelmesinin asıl sebebi ise femur başının kanlanmasında bozulma meydana gelmesidir.
Femur kemiği yapısı itibari ile zaten çok az kanlanan bir kemiktir. Bu durum ortaya çıkması ile hastalık geri dönüşü olmayan bir boyuta evrilir. Kemik dokusunun en önemli özelliği bu dokunun sürekli bir şekilde yıkılması ve tekrardan inşa edilmesidir. Yapım döneminin sağlıklı olabilmesi için dolaşımın düzgün bir şekilde ilerlemesi ve kanlanmanın yeterli derecede olması gerekir. Hastalığın en önemli belirtisi kalça ve çevresinde şiddetli ağrılar oluşmasıdır. Bir süre sonra hastalarda topallama meydana gelebilmektedir.
Femur Başı Avasküler Nekroz Tedavisi Nasıl Yapılır?
Femur başı avasküler nekroz tedavisinde daha çok eklemin fonksiyonlarının yeniden kazandırılması amaçlanmaktadır. Bunun yanında kemik yıkımının ilerlemesinin önüne geçmek ve şiddetli ağrıların azalması için de çalışmalar yapılmaktadır. Bu sebeple de eklemin üzerine binen yüklerin azalması için çalışmalar yapılır. Bunun için de fizik tedavi yöntemleri ve hiberbarik oksiyen yöntemleri tedavi de kullanılmaktadır. Eğer bu tedaviler yeterli olmazsa o zaman cerrahi müdahale gerekmektedir.
Günümüzde hastalığın ilk evrelerinde cerrahi müdahale gerek kalmadan SVF kök hücre tedavi uygulamaları ile hastalığın daha fazla ilerlemesinin önüne geçilebilmektedir. Bunun yanında bu yöntem ile kemiklerin tekrar kanlanması da sağlanarak hastaların iyileşmesi de sağlanabilmektedir. Femur başının en iyi şekilde tedavisi ise kor dekompresyonu ile sağlanmaktadır.